Kankalığa Farklı Arzular Karışırsa! (4) Fantastik Seks Hikayeleri!



Kankalığa Farklı Arzular Karışırsa! (4) (Burak 27 Y., Antalya)








Ertesi gün saat
11:00 gibi uyanabilmiştim ve okula gitmedim o gün. Kasıklarım
yine fena halde ağrıyordu. Ecem ile sevişmek ve sikişmek
mükemmeldi, ama uzun bir süre ereksiyonda kaldıktan sonra sikişince
de böyle ağrılar çekmek dayanılmaz oluyordu. O gün öğlene
kadar yatağımdan çıkmadım. Telefonumu kurcalarken, dün
evini kullandığım arkadaşım Mert’ten bir mesaj
olduğunu gördüm. Mesajda bir de külot fotoğrafı
vardı. “Kanka bu ne lan? İşiniz bitince
ortalığı toparlasaydınız bari!” yazmış.
Ecem’in dün gece kaybolan külotuydu bu. “Özür kanka, biz
bulamamıştık. Fazla vaktimiz yok diye de çok aramadık. Problem
olmadı umarım?” diye yazdım. “Yok kanka, iyi ki
bizimkiler evde değildi, onlara denk gelseydi sıkıntı
olurdu yani!” yazdı.

Külot konusu
kapanınca da muhabbet yavaş yavaş dün gece neler
yaşandığına kaydı. Durumu az biraz anlattım ve
“Oğlum kız çok azgın, böyle birisini bulduğum için gerçekten
şanslıyım!” dedim. Mert de, “Belli kanka, külotu da nefismiş
hatunun, kokusuna bayıldım, mis gibi amcık kokuyor!” dedi. “İbnelik yapma lan! Bugün bir ara gelip
alayım da götüreyim kıza!” dedim. O gün akşamüstüne kadar
evdeydim. Akşam Mert’in evine gittim. Ben yukarıya çıkmadım
ailesi eve döndüğü için. Arabadan mesaj attım, Mert aşağıya
geldi ve arabaya bindi.

Sahil
taraflarına gittik ve 2 bira alıp içmeye başladık. Mert
külotu çıkartıp verdi. Fakat külot hafif nemliydi, sanki
yıkanmış da tam kurumamış gibiydi. “Ne
yaptın lan buna?” dediğimde Mert sessiz kaldı. Aslında
ne yaptığını anlamıştım. “Ulan
kızın külotuna boşaldın değil mi? İt herif!”
deyince de itiraf etti. Külota 31 çekmiş, sonra da
yıkayıp getirmişti.

Biraz daha konuştuktan
sonra geri dönüş yoluna geldiğimizde, Mert, “Kanka ya, şu
kızı ayarlasana bana da!” dedi. “Ne diyorsun oğlum
sen? Kendi siktiğim hatunu sana mı ayarlayacağım?”
dedim. “Ne var oğlum, sevgili misiniz sanki? Zaten siktiğin
hatunun kendi sevgilisi var. Benden mi kıskanıyorsun? Sizin
aranızda bir şey mi var ki? Seviyor musun hatunu?” dedi.
“Ya hayır oğlum da, ne alaka yani, başka kız mı
yok? Benim siktiğim hatunu ne yapacaksın?” dedim. “Kanka ne
bileyim, hatunun külotu acaip azdırdı beni. Zaten okulda
gördüğümde de beğeniyordum fiziğini. Bizim okulda onun
gibi hatun çok yok biliyorsun kanka. Bu haftasonu ev müsait, ayarlayıver
de Cumartesi sikeyim işte!” dedi.

Ne diyeceğimi
bilmiyordum. Biraz düşünüp, “Hadi ben teklif ettim diyelim, hatun
kabul etmez ki hiç tanımadığı biriyle sikişmeyi…
Benimle bile ne kadar zor oldu, ki biz yıllardır
tanışıyoruz!” dedim. Mert o an aklıma gelmeyen bir
şeyi söyleyerek, “Kanka tek başına gelmesine gerek yok ki,
istiyorsan sen de yanımızda olursun!” dedi. Mert öyle deyince,
“Yani grup mu diyorsun?” dedim. Bir an o düşünce belirmişti
aklımda. Ben, Ecem ve Mert… Sikim kalkmıştı. Heyecanlı
bir tecrübe olacaktı. Mert’i evine bıraktıktan sonra kendi evime
dönene kadar bunu düşündüm hep. Zaten Ecem’e aşık değildim,
sevgili de olmayacaktık, ki öyle ya da böyle bir sevgilisi vardı. Ben
de grup seks yapma tecrübesi kazanacaktım. Ama önemli olan Ecem’i buna
nasıl ikna edecektim? Bu düşünceler içinde eve vardım. Gece geç
saatlere kadar kafamda çeşitli planlar yaptım.

Ertesi gün, öğle
arasında Yiğit’ten vakit bulduğumuz bir esnada Ecem’e mesaj
atarak, “Okulun arkasındayım, gelir misin?” dedim. Ecem,
sevişeceğiz sanarak, “Olmaz ya, okulda yapamam!” dedi.
“Merak etme, bir şey konuşacağım seninle!” dedim.
Birkaç dakika mesaj gelmedi, sonra da Ecem’in yanıma doğru
geldiğini gördüm. Ağaçların altında,
çok fazla kişinin görmediği bir yerde bulunan bir banka çöktük. Çok
vaktimiz yoktu, çünkü Ecem 10 dakika ortadan kaybolsa Yiğit hemen onu
arıyordu. Biraz lafı dolandırdıktan sonra, “Bak Ecem,
bu teklifi kabul edip etmemek tamamen sana bağlı… Şey…
Eğer sen de kabul edersen, kesinlikle güvendiğim birisi var
ve…” deyip yutkundum o an, birkaç saniye konuşamadım. Sonra
cesaretimi toplayıp, “Eğer sen de istersen… O
arkadaşım bizimle grup yapmak istiyor!” dedim.

Ecem yüzüme
boş boş bakıp, “Grup mu? Ağzından
çıkanı kulağın duyuyor mu senin?” dedi. Ben hemen
kendimi korumak için, “Yani ben senin sevgilin değilim, biliyorsun…
O yüzden sana karışmak ve senin yerine cevap vermek gibi bir yetkim
yok. Arkadaşım bana teklif etti, ben de sana ilettim. Güvendiğim
ve tanıdığım birisi, ağzı sıkıdır.
Sen de istersen, Cumartesi yapabiliriz!” dedim. Ecem birkaç
saniye duraksadıktan sonra, “Kimmiş bu? Fotoğrafı var mı?”
dedi. Sosyal medya hesaplarından birisini açarak gösterdim. Ecem,
“Tanıyorum sanki…” diyerek Mert’in fotoğraflarına
baktı. Sonra da teklifimle ilgili bir şey söylemeden, “Neyse,
ben gideyim, şimdi Yiğit başıma ekşimesin!”
diyerek uzaklaştı.

Ecem’i
kaybetmekten ve onu kırmaktan korkuyordum, ama bir yandan da onun
sınırlarını görmek istiyordum. Kabul edip etmeyeceğini
merakla bekleyerek birkaç gün daha geçirmiştim. O haftanın Cuma
günüydü ve tatile girecektik. Öğleden sonra dersteyken Ecem mesaj
attı ve “Tamam, kabul ediyorum!” dedi. Mesajı okuduktan
sonra kafamı kaldırarak Ecem’in oturduğu sıraya
baktım. Bana bakarak gülümsüyordu. Ben de gülümsedim ve hemen
Mert’e mesaj atarak, “Tamamdır kanka, oldu senin iş!”
dedim. Mert de 5 dakika kadar sonra dönerek, “Kanka adamsın be!”
yazdı. Ders bitene kadar Mert’le planı yapmıştık.
Heyecanlanmıştım. Mert’le yazışmamızın ekran
görüntüsünü de alıp Ecem’e attım ve “Güzel hazırlan bak,
sana iki kişi gireceğiz bu sefer!” yazdım. Gülücük emojisi attı
sadece.

Cumartesi günü
sabahtan Ecem’e mesaj attım, “Saat kaçta alayım seni?”
diye. Ama Ecem, “Sen yalnız git, akşam saat 7 gibi ben taksiyle
geleceğim, bana adresi at!” yazdı. Hem meraklanmış, hem de
heyecanlanmıştım. Ecem’e Mert’in adresini attıktan sonra da
evden çıktım. Mert’in evine gittim. Önce büyük bir markete giderek
alışveriş yaptık, ardından da hazırlıklara
başladık. Alkol, çerez, çikolata, atıştırmalıklar,
şekerlemeler ve acıkırsak diye hemen pişirip yiyeceğimiz
yemekler de dahil bir sürü şey, hatta götten sikerken işimizi
kolaylaştırmak için Bebe Yağı bile almıştık.
Tek eksiğimiz Ecem’di ve o da saat 19:00 gibi, “Geldim, apartmanın önündeyim!” diye
mesaj attı.

Ecem’in apartman
kapısından girip bizim olduğumuz kata çıkması sanki 1
saat sürmüş gibiydi. Üzerinde uzunca bir palto vardı. İçeriye
girdikten sonra ikimize de selam vererek salona geçti. Biz de salona girdikten
sonra, “Paltonu alayım canım!” dedim. Ama beni durdurarak,
“Demek o gün beni getirdiğin ev, Mert’in eviydi?” dedi.
Gülümsedim ve “Evet, zaten senin kaybolan külotunu da o buldu!”
dedim. Gülümseyerek üstündeki paltonun önünü açtı. İkimiz de şok
olmuştuk. Dışarıda dikkat çekmemek ve kendi evinden rahat
çıkabilmek için böylesine bir palto giymişti. Altında,
dizlerinin üstünde biten bir fileli çoraba bağlı olan jartiyer
takımı ve sımsıkı bir siyah mini etek vardı.
Üstünde de, memelerinin neredeyse tamamını açıkta bırakan
derin dekolteli bir askılı pembe bluz vardı. Görünüşe göre
sütyen takmamıştı, meme uçları bluzdan belli oluyordu.

İkimiz de
yutkunmuştuk. Ecem ise sinsi sinsi gülümsüyordu. Yanında
getirdiği minik mavi çantadan parfüm çıkarttı ve birkaç kez
sıktı. Epey tahrik edici kokusu olan bir parfümdü. İki tane 18
yaşında ergenin aklını başından
almıştı resmen. Ecem de bizimle aynı yaşta
olmasına rağmen, sanki bizden çok çok daha olgun ve seks konusunda
tecrübeli bir kadınmış gibi görünüyordu gözümüze o an. Biz öyle
bakmaya devam edince, “Ee beyler, paltomu alan yok mu?” dedi. Mert
ile resmen birbirimizi yiyecektik paltoyu almak için, biz böyle rekabet içerisindeyken de Ecem
kıs kıs gülüyordu. İki tane erkeğin arasındaki tek
kadın olmak onun da hoşuna gitmişti.

Ardından tekli koltuğa giderek
bacak bacak üstüne atıp oturdu. Biz de ona bir kadeh viski doldurup verdik. Önce
biraz havadan sudan muhabbet ettik, ama ikimizin de sikleri dimdik
olmuştu. Bir an önce sevişmeye ve sikişmeye başlamak
istiyorduk. Ecem ayağını bana doğru uzatarak dizime sürttü
ve “Ayaklarım çok ağrıyor, biraz masaj yapar mısın?”
dedi. Hemen önünde diz çöktüm ve onun bembeyaz ayaklarını elime
alarak okşamaya başladım. Sonra bu
dokunmalarıma öpücükler eklemeye başladım. Ecem’in
bembeyaz ayağını öpüyor, ara sıra da ayak
parmaklarını ağzıma alarak emiyordum. Mert ise
oturduğu yerden bizi izliyordu.

Belli ki Ecem’in
aklında bugün ikimizi de yönetmek ve kullanmak vardı. “Mert, sen
de bana bir kadeh daha viski verir misin?” der demez Mert yerinden
fırlayarak viski kadehini kaptığı gibi doldurup Ecem’in
yanına geldi. Elleri titriyordu resmen Mert’in. Ecem kadehi alırken
Mert’in elini okşayarak, “Teşekkürler canım!” dedi ve
gülücük
attı. Ecem viskisini bitirdikten sonra ayağa kalktı ve
“Umarım bu sefer de koltuğun üstünde
yapmayacağız?” dedi. Mert hemen,
“Yatak odasını hazırlamıştık…
geçebiliriz!” dedi.

Mert hemen önden
giderek yatak odasının ışığını
açtı, biz de Ecem ile arkasından gittik. Odaya girince Ecem
aramıza geçti, arkasını Mert’e dönerek önce benim gömleğimi
açtı. Sonra da dönüp aynı şekilde aramızda durarak Mert’in
tişörtünü çıkarttı. İkimizin de vücutlarına
aralıklarla öpücükler konduruyordu. Sikim resmen taş gibi
olmuştu. Ecem bu öpücükleri birkaç dakika kadar sürdürdükten sonra
önümüzde diz çöktü. Ben sağındaydım, Mert de solundaydı.
Pantolonlarımızın kemerlerini ve düğmelerini açtıktan
sonra, boxerlarımızla bıraktı bizi. Önce boxerların
üstünden okşadı, sanki içindeki siki hissetmek ve öngörmek için
avuçluyordu. Benimkini biliyordu zaten, ama Mert’in siki onun için ilk
olacaktı. Önce benim boxerımı indirdi, çıkarttı ve
kıçıma bir şaplak atıp güldü. Sonra da Mert’in
boxerını indirdi. Açıkçası o ana kadar biraz gergindim
(Mert’in siki benimkinden çok daha büyük çıkarsa ve Ecem’in tüm ilgisi ona
kayarsa) diye, ama aşağı yukarı benimki boyutlarda ve
benimkinden biraz ince bir siki vardı.

İkimizin de
sikini eline aldı ve okşamaya başladı. Artık o andan
sonra da ikimizin de odağı tamamen Ecem’e dönmüştü.
İkimizin arasında bir rekabet olacağı belliydi, içgüdüsel
olarak ikimiz de kendimizi ispatlamak isteyecektik Ecem’e karşı ve bu
da Ecem için harika bir gece anlamına gelecekti. Ecem ikimizin de sikini
okşadıktan sonra önce Mert’inkini emmeye başladı.
Ağzından çıkan ‘Glup, glup!’ sesleri ile birlikte muhtemelen
Mert’e en güzel sakso deneyimlerinden birisini yaşatıyordu.

Ecem birkaç dakika
sonra Mert’i bıraktı ve benim sikimi emmeye başladı. Tamam,
iki erkek arasında gizli bir üstünlük gösterme yarışı
olacağından Ecem için mükemmel bir gece olacaktı, ama bir yandan
da Ecem’in işi epey zor olacaktı, çünkü iki erkeği idare etmek için
çok efor sarf etmesi gerekecekti. Ecem benim sikimi emmeye
başlayınca, ben de aynı zevk fırtınası içine
girmiştim. Sikimin üstünde onun güzel dudakları kayıyordu ve
arada yumuşacık dudaklarını bastırıyordu. Ben
keyifle inlerken, ara sıra saçlarını topluyordum. Bu arada da
Ecem, Mert’in sikini okşamaya, ona 31 çektirmeye devam ediyordu.

Bu sakso işi
10 dakika kadar devam etti. Sonra Ecem ayağa kalkarak bluzunun
askılarını omuzlarından indirdi. Bluz halen üstündeydi, ama
göğüslerinin altına kadar inmişti. Bir göğsüne ben, bir
göğsüne de Mert olacak şekilde yapışmıştık.
Ecem’in keyif iniltileri kulaklarımızı dolduruyordu.
İkimizi de kafalarımızdan göğüslerine
bastırıyordu. Bu halde yavaş yavaş yatağa geçtik ve
Ecem’i yatağa sırtüstü yatırdık. Memeleri saniyeler içinde
sırılsıklam ve uçları dimdik hale gelmişti. Ecem,
“Hadi, soyun beni artık!” dediği anda ise ikimiz de aç
köpekler gibi üstüne saldırmış, sanki bu emri bekliyormuş
gibi saniyeler içinde Ecem’i çıplak bırakmıştık.
Sadece onun isteği üzerine jartiyerini çıkartmamış, ama
ipek külotu çıkartıp almıştık.

Ecem,
“Şimdi bir şey deneyeceğiz…” deyip yataktan indi,
bizi de çağırdı yanına. İkimizi
karşılıklı olarak halının üstüne diz çöktürdü ve
aramıza geçti. Bacaklarını hafif ayırarak, “Hadi
bakayım, yalayın, bir pørnø filmde görmüştüm, çok merak
ediyorum!” dedi. Ben önündeydim, ben Ecem’in amını yalarken Mert
de arkasından götünü dillemeye başladı. Ecem’in iki
deliğini de aynı anda yalıyorduk. Ben önünde olduğum için benim
saçlarımı sıkıyor, çekiştiriyordu, ama
uyguladığı kuvvetten ve attığı zevk
çığlıklarından, epey hoşuna gittiğini
anlıyordum…

Biraz bu
şekilde bize amını ve götünü yalattıktan sonra, “Hadi
bakalım, yatağa!” diye aramızdan çıkmaya
çalıştı. Ama onun bileğinden tutarak, “Dur
bakalım… Madem öyle aramıza girmeyi seviyorsun…” dedikten
sonra Ecem’i bacaklarından tutarak kucağıma aldım.
Gülümsedi ve saçlarımı okşayarak boynumu emmeye
başladı. Sikimi tutup, amının dudakları arasına yerleştirdim
ve iki elimle götünün yanaklarını okşayıp, ayırmaya
başladım. Mert de arkadan yaklaşarak Ecem’in göt deliğine
Bebe Yağı sürüp sikini yasladı. Ben amına girdikten sonra
Mert de götüne bastırmaya başladı. Mert bastırdıkça da
Ecem bana doğru yapışıyor ve dimdik meme uçları benim
göğsüme değiyordu. O anda pek idrak edemiyordum, ama ilk üçlü seks deneyimimi
gerçekleştiriyordum.

Ecem şimdi
kafasını omzuma dayamış, boynuma kollarını
dolamış halde inleyerek ikimizin de sikinin içinde git gel
yapmasının keyfini yaşıyordu. Ben amından pompalarken,
Mert de götünü sikmeye devam ediyordu. Ecem keyif aldıkça biz daha da sertleşiyorduk.
Sürekli bizim vücutlarımızın çarpmasından dolayı Ecem’in
sadece kalçaları ve kasıkları değil, sırtı ve ön
kısmı da kıp kırmızı olmuştu. Kızı
kucağımıza almıştık ve neredeyse 20
dakikadır indirmiyorduk. Artık yavaş yavaş
boşalacağımızı anlamıştık, ikimizin de
böğürtüleri ve inlemeleri daha da farklılaşmış ve
yoğunlaşmıştı.

Ecem’e,
“Gelmek üzereyim, içinden çıkmam lazım, indireyim seni!” dedim. Ama
Ecem, “Bugünün keyfini bozmaya niyetim yok, hap aldım!” dedi.
Gülümseyerek dudaklarına yapıştım. Onunla yapmak istediğim
şeylerden birisi de içine boşalmaktı, ama benim ona söylememe
gerek kalmadan o bana böyle bir fırsatı sunmuştu bile. Bunu
duyunca daha da hırslanmıştım ve alttan kendimi
bastırıp, kökledikçe Ecem’in memeleri neredeyse çeneme değecek
kadar zıplıyordu. Mert de bu durumdan nasibini almış, altta
kalmamak için kızın götüne daha sert köklüyordu. Ecem resmen
hayatının en zevkli anlarından birisini yaşıyordu. Bir
süre sonra o da kasılmaya başladı, sanırım orgazm
oluyordu. Gözleri kaymış, dudağı hafifçe büzülmüş ve
nefes alışverişleri çok değişmişti. Ben de
artık rahatlayacağımı hissediyordum.

Nasıl oldu
bilmiyorum ama, Mert’in boşalması ile benim boşalmam resmen peş
peşe denk gelmişti. İkimiz de boşalıp, birkaç kez daha
kökledikten sonra Ecem’in içinde beklemeye başlamıştık. O
kadar sessizdik ki, sadece hızlı hızlı nefes
alışlarımız ve Ecem’in amından, götünden yere damlayan
döllerin çıkarttığı sesler duyuluyordu. Kucağımızdan
indirdiğimizde Ecem yere yıkılacak gibiydi, resmen
bacakları tutmuyordu kızın. Ecem’i yatağın üzerine
bıraktık ve biraz dinlenmek için biz de yatağın kenarlarına
oturduk.

Mert içecek bir şeyler getirdi, içerken sessizce oturup dinleniyorduk. Ecem’in güzel
vücudunu izliyordum o arada. Yüzüstü uzanmıştı yatağa,
dolgun ve bembeyaz kalçaları kıpkırmızı olmuş,
arasından da döller sızmaya başlamıştı. Jartiyerle
de mükemmel bir görüntü oluşturuyordu. Sikimin yeniden kalkması
bu görüntüden sonra çok da zor olmamıştı zaten. Birkaç dakika daha
dinlendikten sonra Ecem’in üzerine uzandım. Boynunu, omzunu ve
sırtını öperken bir yandan da dimdik olmuş sikimi götüne
bastırmaya başladım. Mert yağlayıp siktiği ve
içine boşaldığı için epeyce kaygandı, o yüzden rahatça
girdim. Ben Ecem’i götünden sikerken Mert de geldi ve sikini Ecem’in
ağzına verdi. Mert ağzında, ben götünde git gel yapmaya başladıkça, Ecem de
üstündeki yorgunluğu ve bacak arasındaki acıyı hafiften
unutmaya başlayıp bize uyum sağladı…

O gece geç vakte kadar dinlene dinlene sikişmiş ve pørnø filmlerde nadir gördüğümüz
pozisyonları bile deneme şansımız olmuştu. Ertesi
günün sabahında hepimiz artık kendimizi farklı hissediyorduk, sanki daha da olgunlaşmıştık…

[Burak]