Teyze Kızının Eltisi! (5) (Murat 45 Y., Aydın)
Dilek ile birşeyler
atıştırdık. Birer neskafe yaptım. “Arkadaşın
nerede?” dedi. “Almanya’da, 15 günlüğüne gitti!” dedim. Lavaboyu
sordu, gösterdim. Döndüğünde, “Arkadaşın bayan herhalde,
heryer kozmetik, kadın ayakkabıları, kıyafetleri, birkaç
tane erkek kıyafeti var?” dedi. (Onlar da benimdi). “Yok, ama
biriyle birlikte yaşıyor, Almanya’daki ailesiyle
tanıştırmaya götürdü kız arkadaşını!”
dedim. Bir de Meleği anlatıp kadını temelli şok etmek
istemedim.
Düğünden
itibaren Hale ile Face olayını, sonra ilk buluşmayı
anlattım. Önce, “Facede neden yazdın?” dedi. Durumumu
anlattım, “Karımla yatak odamız pek iyi değil!”
dedim. “Bilmiyordum!” dedi. Sonra, “Buluşmayı
nasıl, yani konuşmaya başladığınızın 3.
günü mü buluştunuz?” dedi. “Evet!” dedim. “Seviştiniz
mi?” dedi yutkunup. “Evet, ama birleşme olmadı!”
dedim. Neden bu detaylara giriyorsak diye düşündüm. Ama sanki
kaçırdığı herşeyi öğrenip, kendini biraz olsun
hafifletmek ister gibi soruyordu. “Ayrıntılı anlat, bu
benim tanıdığım Hale değil!” dedi.
Diğer çifte kadar,
hatta çobana kadar hepsini ayrıntılı anlattım. Kelime
seçimime dikkat ederek. O arada yazışmalar ve telefon
konuşmaları da dahil. “Hatta, çok zaman sen
karşısında otururken, hatta hep beraber rakı içtiğiniz
Cumartesi akşamlarında, ya da Ayhan yatakta uyurken yataktan bile
yazardı!” dedim. “Ne gibi şeyler yazardı?” dedi.
Hatırladığım bir mesajını anlattım, “Çok
üzülüyorum, teyze kızın ikinci kadehte abim aklına geldi yine
sanırım, ağlamaya başladı diye yazmıştı!”
dedim.
Dilek dişlerini
gıcırdattı. “Madem o kadar istedin, neden sikmedin ilk
buluşmada?” dedi. İlk ağzını bozan oydu, bana ne!
“Bilmiyorum, ama orda arabada iki büklüm sikmek istemedim!” dedim. “Tamam
anladım, anlat, sonra?” dedi. Günlük evi anlattım, ordaki
sikişmelerimizi, hatta perde meselesini de anlattım. Dilek, “Son
yıllarda, giderek artan bir kendini beğendirme çabası
vardı. Gittiğimiz yerlerde oturup kalkışına hiç dikkat
etmezdi, ben öyle düşünürdüm, kızar söylenirdim. Demek ki dikkat
etmemek değil, göstermekten hoşlanıyormuş!” dedi. “Evet,
teşhirciliği seviyordu! Ayrıca, birkaç yıl önce götten
almayı çok sevdiğini anlatmışsın ballandıra
ballandıra, o da Ayhan’a zorlaya zorlaya götten yaptırmış, amından
daha çok hötten almayı seviyordu. Bu da bizi bu günlere getirdi!”
dedim. Dilek kıpkırmızı olmuştu. “Utanmadan onu da
mı anlattı?” dedi.
Sanırım bir
öğleden sonra bizim evde TV izlerken, TV’de sirk gibi bir şey
vardı ve trapezci kadınlar dansöz kıyafetine benzer
giyinmişler, atlıyor, zıplıyorlardı. “Ufff,
göğüslere bak!” demiştim. Kamışa yeni yeni su
gelmiş, her gün 31 çeker haldeydim. Dilek kıkırdayıp, “Benim
göğüslerim daha güzel!” demiş, olay da orada
başlamıştı. “Görmedim, dokunsam ya, bakayım?”
diye çocukça başlayan süreç, önce kazak üstünden dokunma, sonra fanila
üzerinden, en son da çıplak göğüsleri avuçlama ile devam etmiş,
sonraki günlerde ya bizde ya onlarda yalnız kalmaya çabalayarak (dersimiz
var deyip evde kalır annelerimiz pazara veya gezmeğe gittiğinde
sevişmeye başlardık, sevişmek denirse tabii) benim onu
parmaklamalarım, onun da bana 31 çektirerek boşaltmasıyla sürer
olmuştu. Hatta bir seferinde amına sokmaya
çalışmıştım, ama becerememiş, sürtünme ile
yetinmiştik. O zamanlar kadının orgazm olmasının ne
demek olduğunu bilmiyorduk, ama Dilek her seferinde, “İçim bir
hoş oldu!” derdi. Dilek okumadı, ben de okuldan sevgili
yaptım, zaten onu da o yıl görücü usulu evlendirdiler. Hatta gerdek
gecelerinde ya bozduysam diye çok korkmuştum.
O an götten
sikişmeyi sevdiğini bildiğimi söyledikten sonraki suskunlukta
bunlar aklıma geldi. Zaten anlattıklarım, bir de üzerine o
anları hatırlamak, bir de öğlen okuduğum whatsap
yazışmaları yarağımı kaldırmaya yetti. Melek
10 gündür yoktu, anlayacağınız azdım bir anda. Dilek te
düşünceliydi, ama yanakları kızarmıştı. Biraz
hazmetsin anlattıklarımı diye kalkıp çay demledim.
Tuvalette ve mutfakta oyalanıp yarağımın inmesini bekledim,
ama tam olarak inmedi. Birer fincan çay götürdüm. Elleri titriyordu.
Sinirdendir diye düşündüm.
“Benim götten
sevmemin bugünlere getirdiğini söyledin, o ne demekti?” dedi. “Eltin
sikişmeyi seviyordu neresinden olursa, ama benle başladıktan
sonra ilk gün, sonra evde perde açma olayı,ondan hariç daha
bir sürü olay oldu, hepsi giderek birilerinin bizi seyretmesi fikrini, sonra da
iki taraflı sikilmesi fikrini doğurdu, konuşmalar fantaziler o
yöne kaydı. Birbirimize internetten bulduğumuz amatör grup sikiş
videolarını, eş değiştirme ve Swinger hikayelerini
yollar, sonra da yorum yapardık, bu çok güzeldi, bu fenaydı, bak
aşkım yine suyumu akıttın diye yazardı foto
yollayıp, anlayacağın grup sikişi için yanıp
tutuşuyordu.” dedim.
O an farkettim ki,
sikiş vs. diye bastıra bastıra anlatmam teyze kızına fena
zevk veriyordu. Dilek çaydan bir yudum daha almak için uzandı, ama elleri
çok fena titriyordu, vazgeçti. Sonra yutkunup, “Ben bir su içeyim!”
diye mutfağa gitti. Sonra geldi çantasını alıp tuvalete
gitti. Anlamadım çantasını niye aldı ki dedim kendimce.
Geldiğinde biraz daha sakindi, ama yine de kafayı kaldırmadan
bir sigara yakıp, titreyen elleriyle, “Yaptınız mı?”
dedi. anlamamazlıktan gelip, “Neyi?” dedim. “Grup
sikişmesini be işte!” dedi utangaç bir gülümseme ile. O an teyze
kızı değil de, o okulda oynaştığım kız
oturuyordu sanki karşımda. Açık mavi bir kot pantolon (hani
şu biraz yıpranmışlar var ya onlardan), açık mavi bir
tişört, sapsarı omuzlarında saçlar, yemyeşil gözler. Gerçi
ben de öyleydim, bu muhacir annanemizden geçen genetik özelliğimizdi,
yaşlanmayan bir sülalemiz vardı.
O an kalkıp
saldırasım geldi. Dalmışım sanırım, “Eeee?”
diyen sesi ile kendime geldim. “Ne eeesi?” dedim. “Şu grup sikişini
yaptınız mı?” dedi. Ona ne kadar anlatsam diye
düşündüm ve “Gerçek anlamda yapmadık ama!” dedim. “Nasıl
yaptınız ya?” dedi. “O dosyada yazan seks
oyuncağı var ya, onunla yaptık!” dedim. “Vibratörle mi?”
dedi. Vibratör ve az önce Swinger dediğimde o ne dememişti, teyze
kızına bak sen! “Yani yazlıktaydın o zaman?”
dedi. “Evet, olaydan 3 gün önce ilk ve son kez yazlıktaydım!”
dedim.
Bu arada
terlediğini farkettim. Sürekli tişörtünün yakasını
çekiştiriyor, koltukta kıpırdanıyordu. Saat 18:00
olmuştu. İçeri gittim, Meleğin en sevdiği
şortlarından (ben de bayılırım) biraz kalçaları
açıkta bırakan, bir de askılı bir tişört
çıkardım, yatağa bırakıp, odaya yanına döndüm. Mutfaktan
su içip yüzünü yıkamıştı. “Bak, bu saatten sonra
Aydın’a dönemezsin, bu gece kal burda, zaten anlatacaklarım da
bitmedi!” dedim. “Yanımda bir şey getirmedim, ayrıca Arda
(oğlu) var, gerçi Arda ablasında zaten ama!” dedi. “Ben sana
birşeyler çıkardım arkadaşımın
nişanlısını kıyafetlerinden, git içerde
değiş üzerini. Ne yersin, ne söyleyeyim?” dedim. “Ne
söylersen söyle!” dedi. “İstersen dışarı da
çıkabiliriz?” dedim. “Yok yok, bu halde istemem!” dedi.
Dilek üzerini değişmeye gidince karımı aradım, “Yeni
aldığım işte sorun çıktı, Aliağaya gidiyorum,
eğer biterse gelirim, bitmezse sabah!” diye söyledim.
Dilek de fizik
olarak Melek’ten aşağı kalır değildi, odaya geldi, “Bula
bula bunları mı buldun, heryerim açıkta!” dedi. Ellerimi
yana açıp, “Elimden gelen bu!” dedim. Sonra da, “Sen biraz
dinlen, ben geliyorum!” dedim. Melek ile çok
kullandığımız mezeciyi aradım. Birkaç birşey
söyledim. Balık pişiricisinden de balık ısmarladım.
Rakı bira vardı zaten dolapta. Duş alıp, üzerimi
değiştirdim, şortumla tişörtümü giydim. Yanına
geldiğimde, “İlginç, bu evde oturanlar da tam bizim
fiziğimizdeymiş. Sen de kalacaksın değil mi? Elalemin
evinde tek başıma kalamam!” dedi. “Kalacağım!”
dedim.
O ara ardı
ardına siparişler geldi. Masayı kurdum, “Hadi gel!”
dedim. Rakıyı aldım, 4 de bardak. “O ne, rakı mı
içeceğiz?” dedi. “Balık var, rakısız yiyemem, ama
ben içmem dersen…” dedim. “Az ama, bir kadeh!” dedi. Ona tek,
kendime duble yaptım. “Peki, bu Mustafa nerden çıktı?”
dedi. “O sadece fantazi olarak başladı…” dedim, o tül
perde arkasında yazlıktaki ilk sikişme anından Mustafa’nın
geçişlerine, olayın başlangıcına, hediye
aldığım vibratörle, sikişin detaylarına kadar, hatta
biraz daha detaylı, aynı anda yaşar gibi anlatıyordum.
Dilek birinci
kadehi bitirip bardağı uzatmıştı bile. Bir tık
daha sert koydum ikinci kadehi. “Sonra?” dedi. Ekmek almaktan dönen Mustafa
ile cilveleşmelerini, sonra da çamaşır asışını
anlattım. “Eltim beklediğimden daha iyi orospu olmuş!”
dedi, ama bunu kızmak yerine sanki takdirle söylemişti.
Bir saatin sonunda
yemek faslı bitip koltuklara geçmiştik. Ben ikinci kadeh rakıma
devam ederken, o bitirmişti. Rakıyı uzattım, istemedi. “Peki
Mustafa ile başka bir şey oldu mu?” dedi. “Dur, ben bira
ile devam edeceğim, içer misin, Almanya’dan geliyor özel bira!”
dedim. “Tadına bakayım bari!” dedi. Hale’nin telefon
açık Mustafa’ya yemek götürüşünü, sonra yarım saatten fazla
kalışını, telefonda duyduklarımı anlattım. “O
akşam kaldın mı?” diye sordu. “Kaldım!”
dedim. “Yani o mesajları senin yanından mı attı Mustafa’ya?”
dedi. “Evet!” dedim. “Peki ama, sabahtan akşama kadar kaç
kez amdan götten sikmişsin, anlattığın kadar sikilsem ben
yerimden kalkamam, bu başka erkeğe gel sik yazıyormuş daha!”
dediğinde ikimiz de gülüyorduk kahkahayla.
Alkol gözünü
seveyim, neler yapıyorsun teyze kızına! “Yok be, eminim sen
de dayanırsın o kadar!” dedim. “Ya dayanırım da,
bu aç gözlülük ne, millet birini bulamaz, eltim vibratörle beraber aynı
gün üç tane bulmuş!” dedi bira şişesinin
boşaldığını sallayıp göstererek. Yeni
biraları getirdiğimde koltukta ayaklarını toplayıp
götünü yan devirmiş oturuyordu. Birayı verirken götü ortada,
göğüsleri de çatalına kadar görünüyordu. Az sonra teyze
kızını sikecektim onca yıl aradan sonra!
O ana dek Melek
kısmını anlatmamıştım. Dilek daha da azsın
diye, “Başka birşey daha oldu!” dedim. “Daha ne olacak,
eşeğin sikini de aldı deme!” dedi kahkahayla. İlk
perde arkası sikiş dahil Melek olayını anlatmaya
başladım. Dilek artık yerinde duramıyordu, sürekli kıpırdıyor,
bacaklarını sıkıyor, uzatıyor, topluyor
koltuğun arka kısmına amını götünü dayıyor,
çekiyordu. Benim şortun önü zaten dikilitaş! Dileğin dudaklarından
beklediğim sözler döküldü ve “İçim bir hoş oldu!” dedi.
“Boşaldın mı kız?” dedim. “Utandırmasan
olmaz, o zaman da böyle yapardın!” dedi gülerek.
Yanına gittim,
kaldırıp dudaklarına yapıştım. Deli gibi
öpüşüyorduk. Yaklaşık 10 saattir seks konuşuyorduk ve
ikimiz de kudurmuştuk. “Eltim gibi orospun mu yapacaksın beni de?”
dedi. “Evet ama seni vuracak kocan olmadığı için ömür boyu
orospum olacaksın!” dedim. “Eskiden yaptığın gibi
sikip bırakmazsın değil mi?” dedi. “Bundan sonra hiç!”
dedim. Üstümdekileri yırtarak çıkardı. Ben de onunkileri
yırtmak istedim, ama Melek.
Dudaklarımdan
boynuma ordan göbeğime, ordan da saatlerdir kazık gibi duran
yarağıma indi. “Tadını hep merak ettim, o zamanlar
sadece elimle boşaltırdım, evlendikten sonra öğrendim, oral
seks hep de aklımda kaldı!” dedi. Yalıyor, öpüyor,
somuruyor, eliyle çekiştiriyordu. “Dur, boşalacağım,
yeter!” deyip, tuttum yatağa götürdüm. Dudaklarını
dudaklarıma hapsettim, parmaklarımı amında dolaştırmaya
başladım. “O günlerdeki gibi ha?” dedi. “Evet, ama ben
de yalamayı bilmezdim, hep merak ettim sularını!” deyip
amını dillemeye başladım. Başımı
sımsıkı tutmuş amına bastırırken, dilimle
sikiyor, onca yıl sonra o muhteşem amcığın
tadını zihnime kazıyordum. Halen ilk
parmakladığım günkü kadar güzeldi…
Yaladım,
yaladım, yaladım, dilimin ucunda defalarca boşalmasını
sularını içerek seyrederek, o titremelerini dilimde dudaklarımda
hissederek yaladım. “Gel!” dedi, başımdan tutup, “Bana
hep beklediğim gerdek gecemizi yaşat!” dedi. Yarağım
içine girdiğinde, “Kaç yıllık hasret bu biliyor musun? Ama
lütfen… tadını çıkarmama izin ver!” dedi
kulağıma. İçine girdiğimde yavaş hareketlerle
kalçalarını oynatıyor, amını sıkıp
bırakarak yarağımı sağıyordu. En az yirmi dakika
bu şekilde yavaş hareketlerle sikişip öpüştükten sonra,
ikimiz de nefes nefese boşaldık. Göğsüme dayadığı
o güzel saçlarını kokluyordum, elim vücudunda, o da göğüs
kıllarımla oynuyordu.
“Bilmediğin
şeyler anlatmalıyım sana…” dedi. “Anlat birtanem!”
dedim. Birtanem lafım biter bitmez dudaklarımdaydı
dudakları. “Ben sana aşıktım ve hep aşık
kaldım. O oynaştığımız günlerde sen azgın,
bense aşık olduğum için oynaşırdım,
anlamadın bile, o sirk kadınlarının göğüslerine
bakıp iç geçirdiğinde kıskançlıktan çatladım. Sonra
liseye gidip o kızı bulduğunda anladım ki
aşkımın farkında bile değilsin. Sırf o yüzden ilk
isteyen adamla evlendim, hem de 10 yaş büyük biriyle. Ha kötü değildi
kocam, ama hep sen vardın aklımda fikrimde… Seni görür, eve gelir
ağlardım gizli gizli… Sonra liseyi bitirip beni bırakıp
İzmir’e geldin… Haftalarca ağladım, artık
göremeyeceğim diye… Bayramlarda ya da geldiğin zamanlarda, ilk önce
teyzemlere gidelim derdim kocama, kendi annemden önce teyzemlere gidelim dememe
anlam veremezdi kocam… Amcığıma ilk sen dokunmuştun, o
yüzden orası senindi, sırf kocam oraya soktuğunda sen
olmalıydın hayalim var diye götümden sikilmeyi çok sevdiğimi
söyleyip amıma dokunmamasını sağlıyordum… Sonra 2
yıl önce o ölünce yüzlerce kez telefonu elime alıp aramak istedim
seni, bazen aradım da biliyorsun, ama bişey diyemedim… Facede fotolarına
bakıp uyudum her gece… Aylardır o dava dosyasında telefon
listesinde adını gördüğümden beri ise küstüm sana, neden eltim
de ben değil diye… Onlarca kavga verdim kendimle, bugün buraya geldim,
ya itiraf edecek ya da senden dinlediklerime göre karar verip onca
yıldır sökemediğim kalbimi söküp atacaktım…” dedi.
Duyduklarım
inanılmazdı. Evet, onu hep çok beğenmiştim, ama aşk mıydı
bilmiyordum. “Ben kimseye aşık olmadım, nasıl bir
duygu bilmiyorum, ama sana her zaman ilgim vardı. 2 yıldır ben
de aramak istedim binlerce kez, ama dul kadındın ve çevren hep
doluydu, eltin, kızın, damadın, görümcen, ne diyeceğimi
bilemedim. Hale’ye belki o yüzden yaklaştım, senden haber almak için,
bilmiyorum sanırım bilinçaltım öyle hükmetti…” dedim.
Elimi yine
amına attım. “İstiyor musun?” dedi gözleri gözlerimde.
“Bunca yıllık hasret söner mi sanıyorsun?” dedim. “Seni
seviyorum!” dedi ilk kez ve “Bunca yıldır bunu söylemeyi
hayal ettim!” diye ekledi. “Ben de bunu duymayı hayal ettim, ben
de seni seviyorum!” dedim. O gece ve ertesi gün öğlene dek dinlene
dinlene seviştik.
Arabamla
Aydın’a götürdüm. Yolda planımızı yaptık. Bu ev bana
ölümü hatırlatıyor deyip mirası görümcesine teklif edecekti.
Kızı ve damadı zaten İzmir’e yerleşmek
istiyorlarmış. “Ben de gelir burdan bir ev alırım hem
kendime hem kıza, millete de Arda’nın daha iyi eğitim
alması için derim!” dedi.
İki gün önce
teklifi yapmış, sonucu bekliyoruz.
[Murat]